PÜSKÜLLÜ ENTARİ 9

Yiğit başı düğünde hizmet edecek garsonlar ve kendileri için yemekler getirtmiş, misafirler gelmeden herkesin karnını doyurmak için koşturuyordu. Adet gereği düğün başlamadan garsonlar, içki dağıtanlar, düğün sahipleri, kameraman, piyanist aklınıza düğünde çalışacak kim gelirse iyice bir yedirilir, içirilir hizmette kusur etmesinler diye yemek işi aradan çıkarılırdı. Ha garsonlardan düğün sahiplerinin istediği bir şey daha vardı o da düğün esnasında garsonların içki içmemesiydi. Ama gelin görün ki bu yasağa başta garsonlar olmak üzere kimse uymazdı. Gecenin sonunda neredeyse ayakta ayık adam kalmazdı.

Davulcu ve zurnacıyı hastaneye götüren araç düğün evinin önüne yaklaştığında herkes masaya bakan yönünü aracın olduğu tarafa doğru çevirdi. Şoför aracı park eder etmez hemen iki kişi gelsin diye seslenince masadan gençlerden iki kişi kalkarak aracın olduğu yere gitti. Gençler şoförün talimatıyla zurnacıyı araçtan indirdiklerinde masadakiler zurnacının sağ ayağının sarılı olduğunu görür görmez hemen yerlerinden kalkıp araca doğru gittiler. Zurnacı ise iki gencin koltuğuna tutunmuş onlara doğru sekerek yürümekteydi. Davulcu ise araçtan inip zurnacının yanına yaklaşınca onun da kolunun sargılı olduğu görüldü. Yiğit başı iki kolu yanlara açarak:

-Geçmiş olsun kardeşler. Hayırdır bir şeyiniz yoktur inşallah?

Zurnacı koltuğuna girdiği gençlerin omuz başlarını sıkarak onları durdurdu. Derince bir soluklanıp oflayarak:

-Ayağı incitmişiz yiğit başı. Doktor beş on gün üstüne basma dedi, bugün düğünü oturduğumuz yerden çalacağız artık.

-Buna şükür, hadi sen ayağından sakatsın oturarak çalacaksın da ya davulcu onunda kolu sakat. O nasıl çalacak?

-Tokmağı tuttuğu eli değil bızbız’ı tuttuğu eli sakat. Ondan bir şey olmaz namesine uydurur davulcu.

-İyi aman buna şükür. Gelin bakalım sofra hazır, gelin oturun şöyle. Asım oğlum, iki kişilik yemek getirin hemen amcalarınıza. Yiğit başının seslendiği Asım isimli genç hemen aşçıların olduğu yere yöneldi. Davulcu ve zurnacı ise masaya oturmak üzereydi. Herkes yerine geçince davulcu sandalyeyi çekerek masadakilere selam verdi:

-Selamın aleyküm ağalar, bereketli olsun. Bozatlı Hızır uğrasın birinizi bin etsin!

Masadakiler hep bir ağızdan yanıtladı:

-Eyvallah ağalar hoş geldiniz, Safalar getirdiniz!

Asım yemek dolu tepsiyi getirip servis yaptıktan sonra geri yerine geçerek yemeğini yemeye başladı. Bu arada yiğit başı olayın nasıl olduğunu yani davulcu ve zurnacının pikabın arkasından nasıl düştüğünü merak ediyordu. Hemen bu merakını gidermek için olayı usulca davulcunun kulağına eğildi:

-Gardaşlığım siz pikabın arkasından düşmeyi nasıl becerdiniz deyin hele?

-Valla yiğitbaşı zurnacı sigara içeceğim diye tutturunca baktım sigarasını yakamıyor ben uzanayım dedim. Tutunduğum yerden ellerimi bırakıp zurnacının yanına gittim, o da tutunmayı bırakıp ellerini ellerimin üstünde birleştirdi. İşte o ara şoförde viraja hızlı girdi demek ki araç bizi savurdu. 

-Büyük geçmiş olsun gardaşım vallahi ucuz atlattınız. Bir verdiğimiz önümüze geldi şükürler olsun.