UMUT 15

Bir ay kadar kısa bir sürede topladı Haydar kendini. Artık sokaklarda yürüyüşler yapıyor, kendi başına markete gidip ufak tefek eşyaları alıp geliyordu. Şimdi sıra dükkânı açmaya gelmişti. Dükkânı açacağı gün her zamanki gibi sabahın altı buçuğunda kalktı, Hatun kahvaltı yapıp gitseydin diye ikna etmeye çalışsa da Mestan’ın çorbasını özledim diyerek evden çıktı. Elleri arkada bağlanmış vaziyet geze dolana Mestan’ın dükkâna vardı. İçeri girdiğinde Mestan’ı göremeyince usul adımlarla mutfağa yanaştı. Tam tahmin ettiği gibi Mestan içerde çorba yapıyor bir taraftan da türkü mırıldanıyordu. Mutfağın kapısında bir süre ayakta bekleyen Haydar fark edilmediğini anlayınca:

-Gardaşım hayırlı işler, tom yum çorbası bulunur mu siz de?

Haydar seslenir seslenmez Mestan yerinden sıçradı, korkudan elindeki bıçak elinden yere kaydı

-Alllaahh !

-Allah tabi, başka yeri göğü yaratıp, kim olacak şu görkemli düzeni sağlayan?

-Ulan aklımı aldın be. Hoş geldin gardaşım geç otur hele şöyle.

Mestan, Haydar’ın beline elini atıp onu oturması için masaya davet etti.

-Hayırdır gardaşım gezmeye, dolanmaya mı geldin?

-Dükkânı açacağım Mestan, yeter gezip dolandığım. Karafakili Nezahet gibi bir aydır kapı baca dolanıyorum.

-Acelene ne var be gardaşım. Dükkân kaçmıyor açardın iyice iyileşince .

-Dükkân kaçmıyor ama benim akıl kaçacak gibi oluyor. Evde oturmaktan Hatun beni yakında boğazlayacak. O yüzden çok yormadan kendimi işe güce başlayım. Hem ne demişler kendine sahip çıkmayan evliya başına yıkılsın.

-Sen doğru olanı bilirsin. Kahvaltı yaptın mı hazırlayım mı bir şeyler?

-Valla ben de ona geldim. Çok özledim çorbalarını sıcak bir çorba ver bakalım hele.

Mestan tamam manasında başını sallayıp kendini mutfağa attı. Hemen bir kâseye sıcak çorbadan doldurup sepete de iki üç dilim ekmek koyarak mutfaktan çıktı. Haydar’a servis açınca Haydar bir ekmek sepetine, bir çorbaya peşine Mestan’a bakarak:

-Mercimekçiye borcun mu var?

-Ne alaka?

-Mercimeği satıp parasını çıkarıp borcu ödeyeyim diye çalışıyorsan benim mercimek sevmediğimi biliyorsun. Parayı başkasından çıkar, bana kelle paça ver.

-O eski günler eskide kaldı Haydar gardaşım. O güzel insanlar güzel atlara binip gittiler, çorbanın mercimeğine ekmeğin kepeğine kaldın. Kulaklarımla duydum doktor beyaz ekmek, sakatat yasak dedi .

-Keşke onu diyeceğine gelip beni öldürseydi .