PÜSKÜLLÜ ENTARİ 4

Kaç kapı açılmıyor fark ettiniz mi? Kaç vitrinin tozu alınmıyor artık. Kaç dükkânın yer tahtaları bazen küllük niyetini görüyor, tahta üzerinde zamanla aşınan bir yerde oluşan delikten sigaralar bitince aşağı atılıyor. Raflar bel veriyor, rafta olan bir kaç malzeme de tozdan görünmüyor. Sonra bir gün bu dükkanın sahibi ölüyor ve yeni yetme bir müteahhit olanca şark kurnazlığıyla dükkan sahiplerinin varislerinden bu dükkanı alıp yerine belediye imarda kaç kat izin verdiyse o yükseklikte bina dikiyor.

Nebi söylediği söze öyle pişman olmuştu ki, öyle mahzun bir bakış attı ki o sözü geri alma şansı olsaydı eğer, bir dakika bile beklemezdi. Rıfat Bey’in sözlerinin tesiri Mehmet Bey ve Şeref’te de aynı etkiyi gösterdi. Şeref daha fazla duygusallığa mahal vermeden:

-Rıfat amca bakkal ile çaycı dışında konuştuğun biri daha var. 

Rıfat yüzünde tedirgin bir bakış, düşünceli bir ifadeyle 

-Kim ulan Şeytanın arka bacağı?

-Ürgüp’lü Nesrin’le nasıl gidiyor muhabbetler söyle bakalım?

Terzi Rıfat’ın yüzü kızardı, başını kaşıdı, başparmağının tırnağını ısırdı.

-Şey oğlum Nesrin, nasıl, nedir. Çay söyleyeyim mi arkadaşlar size. Bak vallahi hatırım kalır birer çay içmeden yeminle göndermem!

Kapıya doğru giden Terzi Rıfat’a elini uzatan Şeref tazı çevikliğiyle Rıfat’ı kolundan yakaladı. Rıfat kurtulmak için bir iki kez kolunu çekmeye çalışsa da başarılı olamadı. Baktı zorla kurtulamayacak zorla kurtulmak için tatlı konuşmaya başladı.

-Kömür gözlerine kurban olduğum. Bırak da size yeni demden çay söyleyeyim. Hem ben de acıktım yanına börek de alır gelirim.

Şeref, Terzi Rıfat’ın manasız çabasına gülerek karşılık veriyor, Terzi Rıfat’ı bir türlü bırakmaya yanaşmıyordu. En son Mehmet Bey sinirlenir gibi olup elini cebinden çıkarıp Şeref’in omzuna koydu:

-Bırak oğlum uğraşma Rıfat abiyle!

-Uğraşmıyorum abi. Dur sen bak, şimdi düşecek maskesi 

-Bırak yinede Rıfat abi çay söylesin, börek alıp gelsin. İşimiz çok burada uzun kalacağız, boğazımız kurumasın.

Mehmet Bey’in sözleri etkili olmuş; Şeref, Terzi Rıfat’ın kolunu bırakmıştı. Rıfat, Şeref’in kollarından kurtulur kurtulmaz soluğu dışarıda aldı. Önce börekçiye gitti, ıspanaklı, kıymalı, peynirli hepsinden yarımşar kilo koydurttu poşete. Sonra da çay ocağına girdi, Dükkanına dört çay hem de duble olsun dedi. Başına gelecekleri az çok kestirdiğinden, belki börekler Şeref’in üzerinde etkili olur üzerime çok gelmeden peşimi bırakır, dedi. İçeri tekrar geldiğinde bizimkiler oturmuş, Terzi Rıfat’ı bekliyordu. Selamı verince ilk selamı Şeref aldı:

-Selamı aleyküm. Bizim Süleyman’ın börekleri de bir başka yahu. İnsanın yedikçe yiyesi geliyor. Son tepsiden aldım, yeni çıkmış vallahi öyle sıcak ki el değmiyor. Hadi buyurun:

-Ürgüp’lü Nesrin’de sever mi böreği Rıfat Amca ?