MEVLİT YEMEĞİ 3

Nebi, çağırıldığı yerden Kemal’in yüzündeki siniri anında anladı. Kalkarken koşar adım giden Kemal gitmiş, yerine barut fıçısına dönmüş suratla Kemal geri gelmişti. Merakına yenilen Nebi usulca sokuldu Kemal’e:

-Hayırdır Kemal bir sorun mu var? Pilav mı dibine sarmış?

Kemal hiç kımıldamadan sadece boynunu çevirerek, ateş toplarına dönmüş gözlerle Nebi’ye bakarak:

-Keşke pilav dibine saraydı, keşke kavurma yanaydı da şu işittiğim sözleri işitmeseydim.

Nebi daha da meraklandı. Elini teselli manasında iki kez usulca Kemal’in dizlerine vurarak:

-Aşçı Bekir, düğün yemeği yapıyormuş gibi kazanın kapağı açılmıyor diye bahşiş istedi.

Nebi gülecek gibi olduysa da kendini hemen frenledi. Çünkü en ufak şekilde gülmesi felaketin habercisiydi.

-Kaç para verdin de adamı bahşiş isteyecek duruma düşürdün?

-Malzemeler ve tüp benden el emeği yüz elli lira verdim.

-Kardeşim çok bunaltmasaydın elini. Keşke dört dal sigara ile on beş lira çay parası verseydin.

-Nasıl yani az mı verdiğim para?

-Ulan yüz elli liraya artık hamallar dördüncü kata bulaşık makinesi çıkarmıyor. Sen sabahtan beri sıcağın altında kan ter içinde çalışan adama yüz elli lira vermişsin, bir de bahşiş istiyor diye sitem ediyorsun.

-Madem öyle “Bu para neden az?” demedi. Niye hakkını istemedi?

-“Sen böyle eşeklik yaparsan ben de senden bahşiş alarak hakkımı alırım” demiş adam zannımca. Hakkını vermişsin boş ver.

Lafları bitip Kemal önünü dönünce, yeğeni Süleyman geçmek için sağa sola hareket etti, geçemedi. En son çare asmayı aşmak isteyip başaramayınca amcasına seslendi:

-Amca bi müsaade et, otobanda arıza yapmış yüklü kamyonlar gibi yolu kapatmışsın. Yemekleri dökmeyin hele bir müsaade et.

Kemal önce yeğeni Süleyman’a bakıp sonra kendini geriye çekerek:

-Git, ben senin amcan mamcan değilim fırsatçı köpek!

Yeğeni gülümseyerek Kemal’in yanından geçince, Nebi bu sefer Süleyman ile Kemal’in arasında ne geçtiğini, Kemal’in Süleyman’a neden böyle dediğini merak etti:

-Hayırdır Süleyman’la ne oldu? Çocuğa niye ağır konuşuyorsun? 

-Neymiş! Dedesinin malını ben yemişim de dedesinin sağlığında bir bardak suyunu içememiş beyefendi! Yemek dağıtmak için getirdiği arkadaşlarıyla kendine altı yüz lira aldı benden.

-Yüz liraya ucuz kapatmışsın ses etme. Babanın hayrına bir mevlit yapacaksın, neredeyse parayı kısa kısa misafirlere birer bardak su ikram edip ortalıkta mevlit yaptım diye dolanacaksın. İyi paraya denk getirmişsin ses etme, beni dinle.