KONAKLI DÜĞÜN 12

İkinci akşam da coşku ile başladı düğün. Davullar, zurnalar çaldı masalar donatıldı herkes şenlikle yemeye içmeye başladı. Muhtar bu kez tedbir almış, içmesin diye piyanist Artovalı Necati’nin başına birini dikmişti. Gece boyunca bu şahıs ne yaptı ettiyse Necati’yi dinlemedi ve bir kadeh bile içki içirmedi. 

Bu yüzden düğün öyle neşeli geçti öyle neşeli geçti ki, Necati bir gece önceki hatasını telafi etti. Nebi ile Şeref de bir bahşiş topladılar ki bir gece önceki zararı (yani onlara göre bahşiş alamadıkları her düğün zarar)çıkardı. Bizimkiler dört beş figürü ilk bu akşam çıkardı. Masada duran kadehi takla atarak ağzına alıp ellerini dokunmadan kafaya diktikten sonra yine takla atarak kadehin boşunu masaya bıraktı. Şeref ise zurnacı çalmaya devam ederken bir hamleyle zurnacının omzuna sıçrayıp, ayakta göğsünden Türk bayrağı çıkardı.

Görenlerin bizim ikiliye köçek demesi şahit isterdi. Gerçi herkes onların ne büyük bir köçek olduğuna şimdi şahitti. Milyonlarca seyircisi olan, dünya turnesine çıkmış bir sirkin iki büyük akrobatı gibi bir sağa bir sola sıçrıyorlar, sanki Matrix’in görüntü yönetmeni orada da yeni gelecek filmden rol kapmak için oynuyorlardı. 

Saatler 01.00’İ geçince düğün dağılmaya başlamış, misafirler de konaklayacakları eve birerli ikişerli çekiliyorlardı. Nebi ve Şeref’in gözleri muhtarı aradı, aradı en sonunda meydanın sonundaki ağacın altında sigara içen muhtarı fark etti. Eteklerini çeke çeke muhtarın yanına bir solukta gittiler. Yanına geldiklerinde Muhtar’ın gözyaşı döktüğünü gördüler. Nebi önce çekimser kalıp sonra yanına yaklaştı.

-Gülmen gereken böyle bir günde ağlıyorsun ya aşk olsun muhtarım. Şöyle görkemli, şenlikli düğünü kim yapar bizim buralarda hadi sus ağlama. 

-Sevinç gözyaşı be Şeref’im. Allaha şükür evini yuvasını kurup kazasız belasız düğünü derneğini ettik. Sizler de sağ olun çok eğlendirdiniz gelen misafirleri. Nasıl öderim bilmiyorum size olan borcumu.

-İki şer bin nakit verirsen anında ödersin muhtarım.

-Efendim?

-Ya muhtar efendi hep sen mi uğraşacaksın, senden öğrendik pası alınca golü doksana takacaksın.

-Ulan Nebi neyse hadi gidelim benim evde sofra seriliyor yiyip içelim.

-Bize müsaade muhtarım. Artovalı Necati’yi şehre götürecek minibüs hazırlanıyor ona binip gidelim yarın millete yük olmayalım. 

-O Nasıl söz Nebi, ne yükü Allah aşkına! Ben sizi bıraktırırım, hadi eve.

-Vallaha sağ ol muhtarım biz kaçalım. Yarın işlerimiz var geç kalmayalım.

-İyi madem şu sizin hakkınız. Tastamam beş bin, siz dört dediniz ama bin lirada benden olsun hak ettiniz

-Allah razı olsun muhtarım, Hızır uğrasın kesene.

dedikten sonra Nebi muhtarın koluna girip eve gittiler. Üzerlerini değiştikten sonra muhtarın verdiği dantel örneklerini de bond çantasına koyup evden çıkıp arabaya bindiler. Yarım saat sonra Piyanist Artovalı Necati’nin malzemeleri yerleşince arabaya hareket edip gecenin karanlığında iki dakika sonra gözden yittiler.

SON