ŞARAMPOL

Öncelikle merhabalar. Bu mail ilginizi çekerse ve kullanırsanız ismimi paylaşmamanızı rica ediyorum sizden. Türkiye’nin ilk çeltik fabrikası 1925’de Tosya’da kurulmuş ve Boynerlerin işletmeciliğinde pirincin başkenti olmuştur. Burada Ata’mızın dehasını unutmayalım. Belki bin yıldır pirinç ekilen bu topraklardan suyu bol olan yerlere dağılmıştır. 

Gelelim asıl konuya, bizim çocukluğumuzun meşhur ağabeylerinin hikâyeleri, ne televizyonda, ne gazetede, ne tiyatro da anlatılırdı; belki bir kahvede belki küçük bir esnaf dükkanında, olayın canlı şahitleri tarafından bilhassa olayın içine dâhil olarak dinlerdik. Şahit olduğum küçük bir hikâyeyi anlatacağım, sen de bu hikâyelerin peşindesin biliyorum, bazısı halen sağ, bazısı hakkın rahmetine kavuşmuş bu gerçek karakterleri Tosya’ya gelerek yakından tanır haklarında bilgi edinirsin.

 Cemal Abi belki kafasının benzerliğinden, belki araba merakından Lakabı İmpala Cemal olarak bilinir ve ocakcılık yapardı, mekânı cennet olsun. Bir diğeri Akrep Bayram Abi, o da kafası iyiyken yürüyüşünden dolayı Akrep ismiyle tanınırdı. Ve Dişçi Doğan Abi, adı üstünde iyi bir diş teknisyeni diş çekmede bileğinin gücünden dolayı işinin ehlidir ve Yeşilçam artistlerinden hallicedir. Doğan Abi’nin bir de eski kasa Doğan arabası belki de Türkiye’nin en çok kaza yapan bahtsız arabasıdır, ayağının aksak olması muhtemelen bu kazalardan kalmadır. 

Bu ekibin daha çok üyesi vardır ama en ana karakterleridir bunlar, ortak noktaları da sınırsız içilen alkol ve o ortamlarda yaşanılan yüzlerce hikâyedir, arkadaşlıkları günlük değil ömürlüktür. Akşam olunca ya meşhur Doğan’la, ya Bayram Abi’nin sepetli Rus motoruyla nevaleler alınır, belki Beşçeşmeler, belki Suoluğu, belki Kastamonu yolunda yeşilliğe sofralar kurulurdu ama istinasız hemen her gün aynı tertip düzenlenirdi. Sofraları zengin ve herkese açıktır. 

Yine böyle bir organizasyonun ardından olmalı ki jandarma, meşhur kırmızı Doğan’ı sabahın erken saatlerinde gün yeni ağarırken Kastamonu yolunda şarampole uçmuş olarak bulur. Arabada beş kişi vardır ve fark ederler ki hepsi horul horul uyumaktadır, neyse kumandan şoförü ve diğer üç kişiyi tanır uzun uğraşlar sonucu uyandırır. Yara bere olmadığını görür, herkes kendine gelince arabanın yanında beşi sıraya dizilmiştir. Kumandan sorar:

-Sizi tanıyorum da bu iki kişi kim?

 -Ne o iki kişi bizimkileri tanır ne bizimkilerin bunlarla ilgili hiçbir fikri yoktur.

Karakola gidilir ifadeler verilir ve komutan; herhalde bu ikisi köyüne gitmek için el kaldıran köylüler. Tutanağa böyle geçin, bunları da evlerine gönderin, diyerek herkesi salıverir. 

Sağlıcakla kalın.

İsimsiz okuyucu