SALATALIKÇI TEYZE

Bizim memlekette bolca turşuluk salatalık yetiştirilir. Malum, turşuluk salatalığın küçüğü makbuldür. Büyüğü beş para etmez, firma dahi satın almaz. 

Bir teyzemiz, o gün toplanan salatalıkları atmış at arabasına, eleğe götürmüş. Elek nedir diye soracak olursanız, firmanın üreticiden salatalıkları aldığı geçici bir mekân, elek vardır ki salatalıklar boyutlarına göre elekten geçirilir, boyutu büyüdükçe fiyatı düşer. En büyüklerine de “takoz” denir. Firma almaz, ya da çok cüzi ve komik bir fiyat verir. Teyzemiz de eleğin ayırdığı takozları atmış at arabasına, eve doğru yollanmış.

Yolda tıngır mıngır ilerlerken, yol kenarında sohbete tutuşan iki genç arabaya yaklaşmış ve teyzemize seslenmiş:

“Teyze, birer tane alıyoruz helâl et.”

Tarladan dönüşte hâsılattan, gören gözlere ikram etmek âdettir zaten. Teyzemiz de daha çok almaları için üstelemiş:

“Alın evlâdım, daha çok alın. Ben zaten bunları mallara verecektim.”

İBRAHİM ÜZÜN