PÜSKÜLLÜ ENTARİ 8

Yiğit başının köyden çağırdığı araç çok sürmeden onları almaya gelmiş, Şeref ve Nebi’yi de yanına alarak köye yani düğün yerine hareket etmişti. Araçtakiler düğün yerine vardıktan bir saat sonra ise şoför arayıp, hastaneye getirdiği davul ve zurnacının önemli bir şeylerinin olmadığını, hastaneden çıkıp köye doğru geldiklerini söyledi. Bu sırada masalar serilmeye başlanmış, elinde bir bez ve deterjanlı su dolu kova ile gençten bir çocuk masaların üzerini siliyordu. Yiğit başı silinen masaların en baştakine gidip belindeki basma ile masayı iyice bir kurulayıp Şeref ve Nebi’yi çağırdı. İçinde köçek elbiseleri olan bond çantalarını ellerine alan Nebi ve Şeref oturdukları banttan kalkarak yiğit başının yanına geldiler. Yiğit başı ellerindeki bond çantalarına bakınca merakla Şeref’e bakarak:

-Gardaşlar hayırdır bu çantalar ne? Zirai ilaç satan pazarlamacılar gibi niye böyle çantalarla dolanıyorsunuz?

Şeref, elindeki plastik sandalyeyi çekip oturduktan sonra elindeki çantayı yere bıraktı.

-İş elbiselerimizi taşımak için kullanıyoruz yiğit başı bu çantaları.

-Vallahi sizi gören köçek değil işadamı zanneder. Köylük yerlerde geziyorsunuz, manyağın birisi içinde para dolu zannedip başınıza bi çorap örmesin?

-Etraf civardan köçek olduğumuzu bilmeyen yok, kim ne yapsın bizim gibi köçeği soyup da?

-Öyle deme yeğen efendi, köyler eski köyler değil, iller eski iller değil. Daha geçen benim samanlıktan çekiçle, keseri çalmış adi herifler!

Nebi’nin gözleri çekiç ve keseri çalmışlar deyince fal taşı gibi açıldı. 

-Böyle adilik olur mu ya? Yirmi liralık malzemeyi de çalıyorsalar eğer vallahi bu dünya yansın yıkılsın

Yiğit başı aynı tonda cevapladı:

-Kardeş artık bağdan, bahçeden gece yarısı gelip mahsulü toplayıp gidiyorlar. Köyün eski muhtarı Şinasi abinin yirmi dönüm tarlasındaki ekini bir gecede biçip, çuvallayıp götürmüşler. Adamlar öyle korkusuz ve öyle cesur ki birileri ekin biçerken diğerleri mangal yakıp yiyip içmişler. 

Bu kez Şeref girdi araya:

-Yabancı civarının hırsızı o zaman bunlar. Buranın adamı değil yiğit başı!

-Nereden anladın Şeref kardeş?

-Bizim karayaka kuzusunun meşhur olduklarını duydular demek ki gelmişken karayaka kuzusunu yiyelim bari diyerek mangal yakmışlardır. Meret de yanında rakı içirdiğinden yanına rakıyı açmışlardır.

-Sorması ayıp şeref kardeşim bu kanıya nasıl vardın?

-Geçen sene Merzifon’da böyle bir hırsızlık oldu. Olay yerine gelen jandarma ekipleri olay yerinde keşkek küpü buldu. Merzifon’un keşkeği meşhur ya hırsızlığa gelmişken tarlada bi küp keşkek yemişler.

-Bunlar geze geze Anadolu’da hırsızlık programı çekiyor herhalde. Böylesini de ilk kez duydum boğazlarının peşinde hırsızlığa dolanıyorlar desene!