NAMUSSUZUN OĞLU

Vakti zamanında Anadolu’nun bir köyünde bir ağa varmış. Ağa, köy halkına karşı gaddar, bir o kadar da merhametsizmiş. Ağanın genç ve güzel bir karısı varmış. Kadın yatakta ağadan memnun değilmiş. Köyün erkeklerine kuyruk sallıyormuş. Derken karısı ağadan hamile kalmış. 9 ay sonra ağanın nur topu gibi bir oğlu olmuş.

Oğlan, doğduğu gün ağa, talihsiz bir kazada ölmüş. Çocuk büyümüş aklı ermeye başlamış. Babası gibi gaddar merhametsiz değil tam tersi halka karşı çok iyimser merhametli, herkesle ekmeğini bölüşüyormuş. Köy halkı çocuğu zayıf halka gördükleri için çocuğa “namussuzun oğlu lakabını takmışlar. Gelen namussuzun oğlu, giden namussuzun oğlu diyormuş. 

Oğlanın canına tak etmiş bu durum, gün geçtikçe babası gibi gaddarlaşmaya acımasız olmaya başlamış. Ama yine de köy halkı çocuğa taktığı lakabı söylemekten çekinmiyormuş. Ağanın oğlu iyice bıkmış bu lakaptan. Derken köyün imamına danışmış bu durumu. “Hocam bu durumdan beni kurtar!” diye. Hoca da senin derdinin çaresi belli oğul. Bir deve al devenin peşine takıl, hac yoluna koyul. Hac vazifeni yerine getir. Hacı olacaksın. Döndüğünde insanlar sana hacı diyecek, sen de bu durumdan kurtulacaksın, demiş.

Bu fikir oğlanın aklına yatmış. Derhal ertesi gün bir deve bulmuş ve yola koyulmuş. Devenin peşinde dağları tepeleri aşmışlar. Arabistan’ın kavurucu çöllerine gelmişler. Yorgunluktan deveyle bitap düşmüşler. Önce devenin karnını sonra kendi karnını doyurup istirahata çekilmişler. Deve yan yatınca hayvanın cinsel organı görünmüş. Deve dişiymiş. Bizim oğlanın daha önce eli hiç bir kıza değmediği için deveye karşı cinsel duyguları kabarmış. Tam işe koyulacakken, devenin sırtına şeytan gelip konmuş, oğlana:

– Ulan sen harbi namussuzun oğluymuşsun, demiş.

İSİMSİZ OKUYUCU