MEVLİT YEMEĞİ 6

Necip’in iç çekişli Ahmet amcayı anan sözleri ortada dönen kavgayı bir nebze dindirdi. İmam ve Kemal biraz sakinleşmişler yerlerine geçmişlerdi. Nebi ise Necip’in sözlerinden sonra devam etti: 

-Ah Ahmet amca ah! Sen ne cömert ne ekmeği bol adamdın. Elindeki bir somun ekmeği kırk kişiyle yerdin de birine de “Bu ekmek benim, seninle niye paylaşayım?” demezdin. 

Yemekleri bitiren aşçı omzunda havlusu, elinde kulplu su bardağına doldurduğu çayı ile oturduğu yerden Nebi’ye karşılık verdi:

-Nebi, bahsettiğin Ahmet amca rahmetli değil mi? Kemalin babası?

-Evet abi.

-Bu saydığın vasıfları tam olarak ne zaman gösteriyordu? Ateş böcekleri gibi karanlık zamanlarda mı?

-Anlamadım abi?

-Bahsettiğin özellikleri Ahmet amcada hiç görmedim de ben. Başka bir adamdan mı bahsediyorsun diye sorma gafletine düştüm diyorum.

Kemal hem kendine hem babasına edilen hakaretlere daha fazla dayanamayıp, oturduğu yerden Nebi’nin kulağına eğilerek:

-Elimden kaza çıkmadan babamı övmeye devam et çabuk!

-Gardaş, yirmi beş lira para verdin. Hepsi tepsi bu kadar överim.

-Ulan, biz böyle mi anlaştık!

-Nasıl anlaştık peki Kemal? Yirmi beş lira verip sabah akşam babanı övdüreceğini mi sandın? Öksür yüz daha!

-Ulan, sizin hepinizin Allah belasını versin! Hepiniz çıkarcı adi adamlarsınız. Daha da size mevlit okutursam iki olsun. Yukarı mahalledeki Kuran kursundaki çocuklara erzak alıp okutturacağım bundan sonra mevlidi.

-Kemal geçen sene Kuran kursuna okutturacakken babanın mevlidini, “Kahvaltılık alacağım, kahvaltı etmeyin.” demişsin adamlara da birer simit alıp gitmişsin. Bu sene de adamlar kabul etmeyince bahçede mevlit tertip etmişsin, duymadık mı sanıyorsun?

Kemal’in yüzü şimdi kireç gibi olmuştu. Her yaptığı falso geliyor önünde bitiyor, sırası gelen Kemal’in hatalarını yüzüne vuruyordu. “Ne hayal etmiştim, ne ile karşılaştım?” dedi Kemal. Hiç beklemediği bir günde, üstelik babasının mevlidinde gelip karşısına dikildi yediği haltlar. 

Çaylar da içildikten sonra herkes birerli ikişerli çıkmaya başladı Kemal’in evinden. Hatalı da olsa herkes Kemal ile helalleşmiş, Allah kabul etsin dileklerini ileterek evden ayrılmıştı. Hoca, Necip ve Nebi yan yana yürürken biraz ordan buradan, biraz Kemal’in kardeşinin hakkını gasp edişinden konuşurken hocanın elindeki hoparlör yeniden cızırdadı. İnşaat işçilerinden birinin sesi hoparlörden bizimkilerin kulağına yankılandı:

-Arkadaşlar, ekmek arası almaya gidince babam aradı, komşumuz Ali Ekber amca vefat etmiş. Ben yukarı çıkmadan cenaze evine gidip geleyim. İsmail’e söyleyin dördüncü katın duvarını öre dursun ben yetişirim. Sesleri duyan Nebi ile Necip yeni bir iş geliyor sevinciyle birbirine baktı.