KREUZBERG 3

O gün çevredeki esnafların hepsi Mestan’a geçmiş olsuna geldiler. Azan dazlak saldırıları artık gündüz de yüzünü göstermeye başlamış ve yanlarına kadar gelmeye cesaret etmeye başlamıştı. Hemen hepsi kendilerini savunmak için bir şeyler yapmaktan bahsediyordu. Eğer birlik olursak bu belayı defederiz yoksa bu çarkın içinde ezilir gideriz diyerek fısıldaşıyorlardı. Haydar dükkân kalabalık olunca tabureye çıkarak konuşmaya başladı.

-Kardeşler, yarenler dinleyin hele. Bugün Mestan’ın başına gelen iş yarın hepimizin başına gelebilir. Bugün burada Atatürk’ün portresine uzanan el yarın bacılarınızın başörtüsüne, kardeşlerimizin iş elbisesine uzanabilir. Hak yardımcıları, on iki imam koruyucuları olsun Kars’lı çocuklar yiğit adamlardır. Gelip bugün Mestan kardeşimizi korumuşlardır ama yarın ne olacağımız meçhul canlar. Ben derim ki kendi öz savunma birimimizi oluşturalım.

Birlik olup en ufak bir olayda kardeşlerimizin yardımına birlikte koşalım. Meydanı bu dazlaklara bırakırsak çok canlar yanacak, çok canlarımız da dayanamayıp kaçacak. Kerbela’da Hz. Hüseyin Efendimiz eğer o gün zalimin yüzüne zalim demeseydi, bugün zalimlerin karşısına bizler dikilemezdik. Siz korkmayın dik durur birlik olursak üçler, beşler, yediler, on iki imamlar yolumuza rehber olur. Ne dersiniz canlar biz kendimizi ateşe atmazsak yarın evlatlarımızı küffarın ateşine atacaklar. Var mısınız canlar?

Meşke gelen topluluk yanaklarını şişirip göğüslerini doldurarak haykırdı:

-Varız Baba Sultan!

-Var mısınız baba yiğitler?

– Varız Baba Sultan!

-Var mısınız yarenler, dostlar, tuzu ekmeğe katık etmiş can arkadaşlar

Varız Baba Sultan!

-Yiğitlerin yiğidi, Hayber’in kapısını omzuyla söküp kıran Ali yoldaşımızdır, korkmayın artık! Dağları şahit gösteren Hacı Bektaşi Veli şahidimizdir. Sehpaya güle oynaya giden Pir Sultan sırdaşımızdır korkmayın yiğitler. Yiğitler korkmayın cansız taşa can veren, ol deyince olduran gönülleri aşk ile dolduran Hak yardımcımızdır. Hak, Muhammed, Ali aşkına korkmayın yarenler! Korku dağlarını yıktık canlar korkmayın. Korkuyu yüreklerinizden söküp atın, doğru yolda olanı şaşıramazlar, rehberi Ali olanı düşüremezler erenler korkmayın. Korkmayın babayiğitler, küffarın yüzüne zalimsin diyeceğiz bunun için korkmayın. Haydi, canlar aşk ile muhabbet ile!

Diyerek kaldırdı ellerini Haydar. Tunceli’nin yiğit kişisi kırdı o gün zinciri, kırdı attı korku duvarlarını. Berlin duvarı bu korku duvarının yıkılışının altında hiç kalırdı. Sindirilmiş, ezilmiş, dışlanmış insanlar şimdi Haydar’ın çağrısıyla ayaklanıyor, onları ezmek için gelen dazlak çetelerine başkaldırıyordu. Ağladı o an çoğu, çoğu yumruğunu sıktı, çoğu sinirden dudaklarını ısırdı. Haydar işte o gün bu zinciri, bu korku dağını darma duman etti. 

“Kolay mı Divani gerçeğe ermek

Has bahçe bağının gülünü dermek

Neme lazım elin kusurun görmek

Sen kendi aynana bak da öyle gel.”