KONAKLI DÜĞÜN 4

Araba evin önüne geldiğinde masalar serilmiş, düğün hazırlıkları çoktan yapılmaya başlanmıştı. Dönerin kokusu meydanı doldurmuş, cızırtıların sesi bile insanları iştaha getirmek için yetiyor ve artıyordu bile. Diğer taraftan aşçının bulunduğu yerin arka tarafına yığılan nizami kesilmiş pelit odunları, yemeğin odun ateşinde pişirildiğinin göstergesiydi.

İlk Nebi indi araçtan ve arkada yüz üstü yatan Şeref’i doğrulttu. Şeref sırtını yakan sigaranın verdiği acıyla kendini giden arabadan boşluğa bırakmış, hafifte olsa dizlerinden yaralanmıştı. Usulca kaldırıp araçtan çıkardı Nebi. Bu sırada araçtan inen Muhtar, Nebi’ye seslendi.

-Keşke hastaneye götürseydik çocuğu, iç kanama falan vardır Allah muhafaza, başımıza iş alırız Nebi.

-Bir şeyi yok muhtarım. Biraz et eziği var dizlerinde zeytin dövüp sararsam bi saate turp gibi olur. Öyle değil mi Şeref?

-Dayı sırtımda sanki beşli kurşun yarası var. Çok yaktı imansız sigara, biraz buz koyun bari sızıyı kessin.

Şeref buz isteyince hemen akşam rakılar için hazırlanan, evin önünde duran yassı buzdolabından bir poşet getirdiler. Sonra Şeref’in koluna girip içeri odaya iki üç kişi geçtiler. Nebi zeytin dövmek için kadınlardan zeytin ve havan istemiş, kadınlar onlar içeri girmeden zeytin ve havanı odaya bırakıp çıkmıştı.

Şeref kolunda iki kişi seke seke odaya girip oturunca Nebi de eğilip yerde zeytin dövmeye başladı. Burnuna zeytin kokusu kekremsi tadıyla dolunca dayanamayıp bir tane ağzına attı.

-Zeytin gemlik kuru sele herhalde muhtarım. Kalitesinden belli.

-Şarküteri mi açacan namussuz. Pazar araştırması mı yapıyorsun napacan zeytin nerenin, görsene sen işini!

-Şarküteri kim biz kim muhtarım. Kaliteli lezzeti görünce kendimizi kaybediyoruz ondan bu merak.

Şeref can acısına daha fazla dayanamayıp Nebi’ye seslendi.

-Dayı elini çabuk tutup dizimi sarmazsan gece boyu yalnız oynarsın. Dizlerim git gide şişiyor haberin olsun!

-Sık dişini yeğenim. Çiğitleri ezildi ezilecek iki dakikaya sararım, Muhtarım biraz streç naylonuyla iki de yemeni ister misiniz içerden. Sarıp bağlamak için lazım olacak.

Muhtar oturduğu yerden dışarıdaki kadınlara seslenince kadınlar hemencecik streç naylonuyla yemenileri bıraktılar. Nebi yemenilerin işlemelerine hayran hayran bakarak muhtara:

-Oya işlemelerini yapan kimse bizim eteklere oya işleme lazım oluyor muhtarım. Dışarıya parça başı iş yapıyorsa oya ören bizi tanıştırın fiyat alalım.

-Ben örüyorum Nebi. Beğendin mi modelleri ?

-Şaka herhalde muhtarım ?

-Vallah ben örüyorum. Sıralı kesme boncuklu, Mevlit örtüsü, siyam laleli, Tunus işi papatya ne ararsan var.

-Muhtarım dediğin doğruysa ben sana müşteri bile bağlarım. Facebook’ta köçekler ve çengiler sayfamız var, orada böyle seçme işleri paylaşıp birbirimize fikir veriyoruz, beğenenler işimize yarayan malzemeleri üretenle iletişime geçip sipariş veriyor. Misal iki sene önce Mardin’de kalaylı zil yapan birini buldu arkadaş iki senede ihya oldu adam.

-O zaman ben sana bi çeşit yapayım sayfada paylaş onu Nebi. Kızım içerdeki yazmalardan birer örnek poşete koyup verin bakalım Nebi abinize. Küpeli tığ örneğiyle, çiçekli boncukludan da koyun. Yeni ördüğüm modeller de olsun poşette.