HARİTA 6

Öğle olmadan tastamam jeneratörün parasını verdi Nebi, Mehmet Amca’ya. Parayı verdi de adi herifin yüzünden düşen yine bin parça… İnsanlar sırtlarından geçindiklerini neden küçük görürler, dedi o an Nebi kendi kendine; sonra cevabı yine kendisi verdi. Çünkü bunlar insandan da aşağılık insan; asalaklar. Koşar adım gitti sonra kahveye, ara verdi asalakların aşağılık davranışlarını düşünmeye.

-Selamın aleyküm kahve cemaati!

Herkes gülerek aldı Nebi’nin selamını. Hem neden gülmesin ki, görmedi kimse onun bugüne kadar bir zararını. Sırayla buyur etseler de kahvedekiler; o hepsine eyvallah, deyip Latif ile Şeref’in yanına gitti. Kahveci Engin onu görünce tebessüm edip, ocağın yanında duran hafif de kirli olan kivi çayı kavanozunu eline aldı, her zamanki gibi iki çay kaşığı kivi çayını sıcak suya attı. Sandalyeyi Nebi’nin oturması için hafif havaya kaldırıp geri çeken Latif Hoca, usulca buyur etti.

-Verdin mi parasını Mehmet Amca’nın ?

-Verdim, vermem mi? Allah razı olsun hocam!

-Mehmet Amca astı mı yine mendebur suratını dayı?

-Don vurmuş başak gibi düşürdü başını yine parayı alınca.

Epey bir konuştular kahvede o gün. Kahve cemaati harita mevzusunu duymuş, kimse üzülmesin diye konusunu bile açmamıştı. Hem neden açılsın ki, insanın zayıf olduğu yerden vurmak insana yakışır mı? İkinci kivileri de getirince Engin, kahvenin kapısı açıldı tekrar kapandı. Açıldı tekrar kapandı. Açıldı tekrar kapanacaktı ki içeri Papaz Dimitri girdi.

-Vre kollarımda güç de kalmadı artık. Ölüm denilen türkü usulca beni çağırır artık…

İçeri girer girmez Papaz Dimitri, Nebi’nin kahveye girmesi gibi ortalık yeniden neşelendi. Kimi “Sen bizi de gömersin papaz efendi!” dedi. Kimi “Daha dur, seni Vatikan’a papa yollayacağız Dimitri.” diyerek ilişti. Hadi ulan ordan adi herifler diyerek hepsini terslese de Dimitri, içinden gram alınmak, gücenmek geçmedi. Kafasını çevirdiğinde arkadaşlarını bıraktığı yerde bulacağını biliyordu ve çevirip bakınca da öyle oldu.

-Oğlum çulsuz Kevork’tan eşkıya olmaz, alma şu haritayı demedim mi sana Nebi?

-Madem dedin gece yanımıza sen de gelecektin.

-Gelecektim de bende uykusuz kalacaktım öyle mi? Hadi lan ordan!

Usulca çekip sandalyeyi oturdu yerine Dimitri. Kahveci Engin, Dimitri’nin her zamanki sevdiği kuşburnu çayından getirdi, yanına da tek şekeri iliştirdi. Bir kaç tur çayı karıştırdıktan sonra kaşığı iki kez bardağın ucuna vurdu, sonra çay tabağına koyup Latif Hoca’ya döndü.

-Verdiniz mi, Mehmet’in Jeneratörünün diş kirasını?

-Verdik verdik. Jeneratörü bir daha vermeyeceğim, demiş. O yüzden hemen ödedik.

-Şimdi diyeceklerimi iyi dinle Latif. Özellikle sana anlatıyorum, bu iki serseri her şeyi mahvetmesin.

-Söyle Papaz Efendi kulağım sende.

-Kulağın bende ama gözün oynaşta. Ne bakarsın televizyona ?

-Gözüm kaçtı söyle dinliyorum.

-Sarkis’i hatırladınız mı, Novart’ın oğlu?

-Bildim bildim kekeç Novart’ın oğlu.

-Sen sus ulan Nebi! Latif’le konuşuyorum girme hemen araya. Haftaya Sarkis geliyormuş Amerika’dan, Novart gitmeden bir kaç parça bir şey gömdüm eski evin yakınlarına oğlum, demiş. Oraya git Dimitri’yi bul sana yardım eder, emanetimizi al Dimitri’nin hakkını ver demiş ölürken. Dün akşam aradı.

-Novart mı aradı Dimitri Amca?

-Novart aradı. Öteki taraftan joker hakkı varmış, tek hakkını benimle konuşmak için aradı. Seni sordu napıyo Şeref, yine milletin bahçesine girip ayva çaldıktan sonra ayvaların dibine işiyo mu, dedi.

-Ayıp oluyo Dimitri amca!

-Hadi ulan ordan adi hergele! Hazırlıklara başlayın siz, haftaya Sarkis geliyo, ben kaçar; daha mum yakıp paskalya yumurtası boyayacam.

-Dimitri Amca?

-He Nebi ?

-Bizim kümesin tavuklarının yumurtasını boyama. Behiye annem yumurtalar iki iki eksiliyor, yakalarsam o kümes tilkisini üstüne kitleyecem kümesi diyo.

-Hadi ulan adi herif, unutmayın haftaya hazırlanın. Haydi görüşürüz.