HARİTA 5

Kahvaltısını yapan Latif Hoca, uzun uzadıya uzanmış, televizyon karşısına yayılmış bir o kanala bir bu kanala geçip duruyor, gözü saatte Nebi’nin ne zaman geleceğini kestirmeye çalışıyordu. Çok sürmedi yarım saat sonra kanarya sesli kapı çaldı. Latif Hoca güler yüzünü takınıp kapıyı açtı. Kapı kanatlarından ayrılacak gibi gıcırdadı, Nebi kulaklarını kapatıp;

-Selamın aleyküm hocam! Allah aşkına yağla şu kapıyı, göle düşmüş manda gibi böğürüyor.

-Ve aleyküm hayırdır Nebi sabah bu saatte?

-Latif, namussuz Mehmet Amca öğleye kadar Jeneratörün kirasını vermezseniz daha jeneratörü göremezsiniz diyor.

-Eee ne güzel işte. Bu sayede beni de peşinizde sürüklemezsiniz, sizin yüzünüzden okumadığım mezar kalmadı.

-Okuyorsan babanın hayrına mı okuyorsun Latif, konuşup da benim canımı sıkma!

-Babamın hayrına okuyorum tabi. Ulan kaç senedir bir sevdanın peşine takıldık gidiyoruz. Beş kuruş alamadığım gibi fiziksel olarak da her şeyimi verdim bu işe.

Dedikten sonra Latif hoca dönüp kendi arkasına baktı.

-Bir o kaldı onu da verirsek gözümüz aydın Nebi.

-Hocam şakayı bırak da nasıl ödeyelim Mehmet amcanın parasını?

-Şeref’le sen ödeyeceksin Nebi, beni karıştırma. Şeref’le ben nasıl öderim diye düşün.

-Şeref’le ben nasıl öderiz diye saatlerdir düşünüyoruz hocam. Bir türlü çıkar yol bulamayınca sana geldik. Kul bunalmadıkça Hızır yetişmez hesabı.

-Hızır yetişmedi ki oğlum siz bana geldiniz.

-Kırk kapı kapanırsa kırk birinciyi zorla diyor yüce yaradan. Kırk birinci kapıyı zorluyoruz.

-Kapıyı bacayı bırak sen haritayı satan adamlara ulaştın mı?

-Aradığınız numaraya ulaşılamıyor diyor.

-Klasik dolandırıcı tipi, ulan dolandırıyorsunuz hattı bari kapattırmayın. Nebi’den çarptığınız iki yüz lira, eski hattı kapatıp yeni hat almaya vereceğiniz para yüz lira.

-Atraksiyon olsun diye yapıyorlar hocam. Ocean’s onbirlisinde yok bunlardaki hava. Unuttun mu? Bir sene önceki haritayı satan adam da paramız yok deyince haritayı yarma, bulgur karşılığı verdi. Ben zenginden alıp fakire veriyorum diye Tokat Meydanı’nda yarma, bulgurun hepsini güvercinlere dökerken zabıtadan dayağı yedi. Hepsi kafadan kırık bunların. 

-Diyen zekâ küpü baksana, yüzünden bilgelik akıyor bak dayına Şeref.

-Hocam aşağılık adam çok gururumuzu kırdı. Bir an kendimi tutamayıp…

-Aman Şeref. Beni bir hoca değil, abin olarak görüyorsan aman oğlum. Ne olursa olsun sakın büyük…

-Hocam ama… 

-Yok, oğlum o yaptığından utansın. Boş ver kaç lira borcumuz Mehmet amcaya siz deyin hele?

Nebi;

-Hocam yoksa elini bunaltma biz hallederiz deyince, Latif gülümsedi. Çıkardı cebindeki paranın yarısından çoğunu Nebi’ye verdi. Sen git, biz seni Şeref’le kahvede bekliyoruz, sana kivi çayı ısmarlayacağım çok sürtme, diyerek uğurlayıp Nebi’yi, Şeref’in omzuna elini atıp kahveye doğru yürümeye başladılar.