Öncelikle selamlar ve sevgiler. Gerek Twitter’da, gerekse yeni açtığınız sitede yazılarınızı kahkaha ile okuyorum. Geçenlerde yayınladığınız ‘’siteye komik itiraflar köşesi açıyoruz’’ paylaşımını görünce size başımdan geçen komik aldatma hikâyesini yazmak istedim.
Ben 28 yaşında gayet güzel, iyi bir eğitim almış ve şu an özel sektörde iyi bir pozisyonda çalışan bir kadınım. İşim gereği çok sosyalleşemiyor anlayacağınız evden işe, işten eve gidip gelerek hayatımı tüketiyordum. Ta ki bundan iki sene önce, senelik iznimde bir arkadaş ortamında tanıştığımız sonradan erkek arkadaşım olan bey hayatıma girene kadar. İlk başlarda keyifli sohbetler yaptığımız bu beyle zamanla işin rengi değişti ve adına aşk denilen sevgi bağları aramızda oluştu. Bu ilişki sayesinde O işten eve, evden işe gidip gelen kadın gitmiş yerine hayat dolu bir kadın gelmişti. Birbirimizi o kadar seviyor ve o kadar iyi anlıyorduk ki tanrıya sonunda karşıma doğru insanı çıkardığı için sürekli dua ediyordum.
Keyifli hafta sonu planları, sürpriz tatiller, küçük kaçamaklar, sevdiğim hediyeler aklınıza ne gelirse bu bey hepsini yapıyor açıkça söylemem gerekirse adeta ayaklarımı yerden kesiyordu. Hal böyle olunca biz de ilişkimizin bi senesi dolmadan evlerimizi birleştirmeye karar verdik. Artık birlikte yaşıyor, her sorunun üstesinden beraber geliyorduk. İnanır mısınız ilişkimizin bittiği güne kadar küçük sebepler dışında neredeyse tartışmamıştık bile. Her iyi masalın kötü bir sonu olur derler ya o kötü son beni iş gezisi sonrası döndüğüm evimde hem de kendi yatak odamda yakaladı.
Şirketimizin yabancı ortaklarından olan firmanın üst düzey temsilcileri Ankara’ya bir iş gezisi için geldiklerini bildirmiş bizi de şirket misafirlerle ilgilenmek için Ankara’ya göndermişti. Aslında işimiz Cuma bitiyordu ama ben sevdiğim beyin Cuma günü doğum günü olduğundan cumartesi işim bitiyor döneceğim dedim. Bunu yapmamdaki tek sebep ona Cuma öğle sonu eve varıp sürpriz doğum günü yapmaktı. Hatta Ankara’da bir avm’ye girip vakit kaybetmemek adına bir gün önceden sevdiğim beyin en sevdiği pahalı şaraptan bir şişe alıp valizime koymuştum. Neyse uzatmayayım eve gelip kapıyı açtığımda içerden duyduğum türkü sesine önce şaşırdım, sonra içerde olduğunu anlayıp seslendim ama sesimi duyuramadım. Tahminimce çalan türküde Ağrı dağın eteğinde uçan güvercin olsam türküsüydü onu tam hatırlayamadım.
Sesimi duyuramayıp salona, mutfağa girdiğimde kimseyi göremeyince yönümü yatak odasına çevirdim. Keşke ayaklarım kopsaydı da gitmeseydim. Sevdiğim beyi en sevdiğim eteğim ve iç çamaşırımı giymiş vaziyette en yakın arkadaşıyla yatağımda bastım. Bağırıp çağırmaktansa valizi sessizce yere bırakıp gidip bir parkta sigara yakarak sakinleşmeye çalıştım. Bu esnada valizi gören sevgilim beni defalarca aramış ama duymadım. Birkaç saat sonrada beyefendiyi arayarak olanları gördüğümü söyleyip eşyalarımı almak için yarın geleceğimi kendisine iletip telefonu yüzüne kapattım. O geceyi otel odasında geçirip ertesi gün gidip eşyalarımı toplayıp evden ayrıldım. Ve en ufak bir şekilde onunla iletişim kurmadım. Yandım, yıkıldım, dağıldım ama bunu da atlatıp tekrar ayağa kalktım. Ha unutmadan ağrı dağın eteğinde uçan güvercin olsam türküsüyle sevişmek nedir be kalitesiz adam, okuyorsan bunları şu an yazarken bile kahkaha attım.
RUMUZ: ASİ GÜVERCİN ☺
