Günlerden bir gün toplulukta otururken konu Kitab-ı Mukaddes’ten, yani Kur’an-ı Kerim’den açılmış. Herkes Kur’an’ın eşsiz bir kitap, olağanüstü bir eser olduğundan dem vuruyormuş. Bu sırada konuşulanlara duyarsız kalan Bektaşi’ye gözü kaymış mollanın. Bakmış hiç umurunda değil ortada dönen sohbet Bektaşi’nin:
-Ey baba erenler! Sen ne dersin Kitab-ı Mukaddes’e, Kur’an-ı Kerim’e?
-Ben de eşsiz ve olağanüstü bulurum Allah’ın kelamını ama biraz yazısı karışıktır.
Molla hemen celallenmiş, böyle açık seçik yazılmış bir kitaba Bektaşi’nin söylediklerini yedirememiş:
-Ulan beynamaz nereden bilirsin karışık olduğunu?
Bektaşi hiç istifini bozmadan çubuğundan bir duman çekerek:
-Alnımın yazısından imanım, alnımın yazısından.