Gelip geçtiği şehirden, üstündeki yamalıklı elbiseyle alay eden çocuklar, başlamışlar baba erenleri taşlamaya. “Sana taş atana, sen gül at!” öğretisiyle yetişen Bektaşi, hiç ses etmemiş. Yürümüş, dünya kadar taşı kafasına, vücudunun çeşitli yerlerine yiyerek.
Epey bir zaman sonra çocuklar bakmış baba erenlerden ses yok taş atmayı kesip, baba erenlerin peşini bırakmış. Bırakmış ama daha on adım atmadan bir dolu yağıyor ki yumruk kadar, yumruk kadar. Bektaşi kaçacak yer bulamayınca en sonunda kafasını yukarıya kaldırıp:
-Onlar çocuktur dedim, cahildir dedim ama tuttun sen de çocuklara uydun !