BAHÇEDEKİ EMANET

Tam da korktukları şey başlarına geldi bizimkilerin. Kırılma sesinden saliseler sonra rakı kokusu sardı dört bir yanı. Ne yazık ki bizimkilerin beklediği olmamıştı. Mutfak dolabı yerine kırılan Behiye’nin elinde taşıdığı çantadaki rakılardı. Koşar adım çıktılar odadan. Behiye, gelenleri görünce hata yapmış bir çocuk ürkekliğiyle korkulu gözlerle onlara bakıyordu. Hepsinin gözü yerdeki valizdeyken, Sarkis valizin olduğu yere eğildi valizi açtı. Açar açmaz o acı manzara şimdi tam karşılarındaydı. Nebi bu tabloya daha fazla dayanamadı:

-Ah Behiye Anne! Keşke dışarıdan keseri alıp gelseydin de kafamı kırsaydın. Madem canın bir şeyi kırmak istiyordu, bana besmelesiz sofraya oturma dürzü deseydin de kalbimi kırsaydın.

İki eli belinde korkulu ve mahcup gözlerle valizi inceleyen Behiye Babaanne sağ elini belinden alıp yemenisinin ucuyla ağzını kapatarak:

-Yavrularım kusura bakmayın, elimden kaydı da düştü valiz. Zararı ziyanı neyse emekli maaşımdan artan parayla yaptırdığım şu bileziği bozdurup zararınızı karşılayın. Şöyle şenlikli bir günde yaptığım kabahat için kusuruma bakmayın emi, dedikten sonra, eliyle kolunda duran saç teli kalınlığındaki bileziği çıkarmaya başladı. Sarkis, Behiye Babaannenin bileziği çıkardığını görünce yerden ayağa kalkıp boynuna sarıldı.

-Aman anne dur tövbe de! Kaldırıp valizi kapıya atsan, köpekler gelip valizi uzak diyarlara götürse yine sana sesimi çıkarmam. Cana gelmesin yeter ki boş ver rakıyı..

Tasdik eden bakışlarla Behiye’nin yanına Papaz Dimitri yanaştı. Teselli etmek için Behiye’nin omuz başına elini koyarak:

-Sıkma canını sen Behiye Sultan. Bu namussuzlardan saklıyorum ama misafirimiz büyük yerden geliyor. Akşam mahzene gizlediğim şaraplardan çıkarır en güzel şekilde ağırlarız Sarkis’i.

Nebi’nin sürekli şüphelendiği şey demek ki doğruydu. Papaz Dimitri demek onlardan şarap saklıyordu. Yani yolsuz kaldıkları günlerde kapısını çaldıkları Dimitri onlara şarap yok diyerek yalan söylüyordu. Alınarak söze giren Nebi :

-Vay, birbirimizden artık bazı şeyleri saklayacak duruma geldiysek bu iş bitmiş geçmiş olsun. Bu dostluğu manasız yere uzatıp birbirimizi kırmaktansa şimdi burada yol ayrımına gidip gönül dostluğumuzu sonlandıralım derim.

Nebi bir an için Sarkis’in ne amaçla geldiğini unutmuş, sinirle söylediği sözlere Dimitri’nin verdiği cevabı duyunca pişman olmuştu. 

-Sen bilirsin Nebiciğim. Sarkis’in emanetini almaya Latif hoca ile beraber gideriz. Öyle değil mi hocam?

Evet, manasında başını iki kez salladı Latif Hoca. Dedim ya Nebi, Dimitri’nin verdiği cevabı duyunca hemen pişman olmuştu oysa. Ve Nebi yine bu pişmanlıkla:

-Bu iş son işimiz olacak. Yıllardır sürdürdüğümüz kader arkadaşlığımız artık bu işten sonra son bulacak. Herkes kendi kaderini kendi tayin edecek. Sürmeyen bu birlikteliği, üstelik yalanlarla bezeli bu dostluğu uzatmak taraflar arasında daha büyük infiallere yol açacaktır, sözlerine Dimitri aynı perdeden cevap verdi:

-Ne konuşuyor ulan bu TRT 2 spikeri gibi karnından, karnından. Şarap saklamışım… Senede bir gerçekleştirdiğim büyük ayinden iki gün önce mahzendeki bütün şarabı içmeseydiniz, beni de gelen misafirlere loğusa şerbeti dağıtmak zorunda kaldırmasaydınız saklamazdım elbet. Lafa bak şarap saklıyor muşum!